Fotoğraflarınızı Geliştirmek İçin Bakış Açısı Nasıl Kullanılır?

Görüntüleyeninizde çeşitli duygu ve tepkilere ilham verin

Fotoğrafta bakış açısı, sadece kameranın sahneyi gördüğü konum anlamına gelir. Konuyu inceliyor musun? Konuyu mu arıyorsunuz? Konuya ne kadar yakınsınız? Seninle konu arasında bir şey var mı? Bakış açısı hakkında yaptığınız her karar, izleyicinizin fotoğrafı nasıl gördüğünü değiştirir.

dizme

Fotoğraf çekerken hangi bakış açısını seçmiş olursanız olun, yan yana gelmenin gücünü hatırlayın.

Bir konuyu "beklenmedik" bir açıdan çekmek, günlük hayatta karşılaşılan görüş açısından daha fazla etkiye sahip olacaktır.

Örneğin, bir karıncaya bakmak, bir karıncaya bakmaktan çok daha fazla görsel etkiye sahip olacaktır. Ya da bir kuşun göze çarpan bir görüntüsü, bir ağaçtaki bir kuşa bakmaktan çok daha güçlüdür.

Konuyu Oluyor

Güçlü bir bakış açısı, “konu haline gelmeyi” içerir. Bu, fotoğrafı nesnenin açısına göre çekeceğiniz anlamına gelir. Örneğin, cerrahın gözlerine baktığınız sanılan bir ameliyat şutu (hastanın ve cerrahın elleri görünür ancak cerrahın yüzünü / bedeni değil). Bu çekimler, izleyicinin etkinliği ilk elden deneyimledikleri gibi hissetmelerini sağlar.

Göz Düzeyinden Çekim

Bir fotoğrafın nesnenin göz seviyesinden çekilmesi, görüntüleyenlerin fotoğraf konusuyla duygusal olarak bağlantı kurmasına yardımcı olmanın en hızlı yoludur. Onları fotoğraf konuları seviyesine koyarak, içgüdüsel bir cevap yaratırsınız.

Bir konu ile göz seviyesinde olduğumuzda, bu konuyu insan-insan olmasa bile, bizzat kişileştiririz.

Göz seviyesinde çekim yapmak aynı zamanda nesnenin daha fazlasını görmenizi sağlar, aşağı doğru veya yukarıya doğru (veya yan taraftan) çekim yapmaya izin vermez. Bu düz açılı açı, perspektif veya görüş açısının neden olduğu bozulmayı önlemeye de yardımcı olur.

Aşağıdan çekim

Bir konunun altındaki bir fotoğraf çektiğinizde, izleyicinin konu bir durumun kontrolünde olduğu gibi hissetmesini sağlayabilirsiniz. Bir nesneye bakmanın basit eylemi, küçük bir duygu, kontrol kaybı veya öznenin (veya nesnenin) ulaşılamaz olduğu duygusunu verebilir.

Bu, tarih boyunca gerçek dünya durumlarında kullanıldı. Örneğin, tahtlar diğer sandalyelerden daha yükseğe ayarlanır, yargıçlar bir podyumda oturur ve yönetici masaları normal masalardan biraz daha uzundur.

Çok düşük bir çekim açısı, fotoğrafın çerçevesi içinde olmanın yanılsamasını da verebilir.

Fotoğrafçılıktaki hemen hemen her şey gibi, bu da durumlara içgüdüsel tepkilere geri dönüyor. Uzun ağaçların bulunduğu bir ormanda, bakarken küçük hissediyoruz. Çocukken, büyük ebeveynlerimize uymalıyız. Yukarı doğru bir açı ile çekim yapmak, bu içgüdüsel cevaba girmemizi sağlar.

Yukarıdan çekim

Bir öznenin üzerinde çekim yapmak, izleyicinin konuya üstün hissetmesine veya öznenin korunma duygusunu iletmesine izin verir. Ayrıca, izleyiciye fotoğraftaki konuya dikkatin nesnesi olduğu izlenimi verebilir, sanki sahneye konmuş bir izleyici gibi. Sahne seviyesi etkisi elde edilirse, izleyici genellikle konuya karşı düşmanlık hisseder.